Kişilerarası İletişim
Kaynağını ve hedefini insanların oluşturduğu iletişime ‘’kişilerarası iletişim’’ denilir. Bir iletişimin, kişilerarası iletişim olması için bir takım özelliklere sahip olması beklenir: Öncelikle, iletişimdeki bireyler belirli bir yakınlık içerisinde ve yüz yüze olmalıdır ve bu bireyler arasında karşılıklı mesaj alışverişi yaşanmalıdır. Aynı zamanda, iletişimde iletilen mesajlar sözlü ve sözsüz mesajları içermelidir.
Kişilerarası iletişimin daha etkili olabilmesinde bazı “iletişim becerilerinin” geliştirilmesine ve kazanılmasına gereksinim duyulur. Öncelikle bireylerin; iletişimin hayatlarındaki önemini fark etmeleri, sözlü ve sözsüz iletişim türlerini sağlıklı kullanabilmeleri, etkin dinleme ve soru sormanın önemini gözlemlemeleri, empati ve ben dilini kullanabilmeleri ve hayatlarında karşılaşabilecekleri olası çatışmaların önüne geçmelerine yardımcı olacak bazı yöntemler hakkında bilgi sahibi olabilmeleri ile kişilerarası iletişimleri desteklenebilir.
İletişimin iki insan arasında iletilmek istenen mesaj olduğu düşünüldüğünde, kişilerarası iletişimin önemli becerilerinden olan, sözsüz iletişim ve etkin dinleme gibi beceriler, birçok insanın gözünden kaçabilmekte ve bu durum iletişim engelleri oluşturarak, kişilerarası çatışmalar yaşatabilmektedir. Çünkü iletişim denildiğinde, insanlar genellikle konuştukları zaman dilimini düşünürler ve yalnızca konuşarak iletişimin tamamlandığı algısına kapılabilirler. İletişim yalnızca konuşmak değildir; iletişim aynı zamanda neyi, ne zaman, nerede, nasıl, söyleyeceğini bilmek, olayları basite indirgeyerek sunabilmek, akıcı bir dille ve karşınızdaki kişiyle göz kontağı kurarak konuşabilmek, dikkati yoğunlaştırabilmek, karşınızdaki kişinin verilen mesajı anlayıp anlamadığını kontrol edebilmektir.
Bireyler, iletişim becerilerini etkin kullanamadıklarında üstesinden gelmekte zorlandıkları kişilerarası problemlerinde birçok iletişim engeliyle karşılaşmakta hatta bu engeller, kişilerarası çatışmalarına da kaynak oluşturmaktadır. Bu aşamada dikkat edilmesi gereken nokta ise her çatışmanın çözüm yolunu da içinde barındırdığıdır. Çünkü sorunlar, çözümleriyle birlikte ortaya çıkmaktadır. Çatışmaların olumsuz olduğu yargısının yerine, aslında çatışmanın ne olumluluğu ne de olumsuzluğundan bahsedilmeli ve sadece hayatımızın doğal bir parçası olduğu bilinmelidir. Psikolojik danışma süreci ile bireylerin kişilerarası iletişimlerinin güçlenmesi ve etkin iletişim becerilerini kullanabilmeleri desteklenmektedir.