Uzmanımız Gözde Çamaş’ın 10.08.2020 tarihli Ticari Hayat Gazetesi ile yapmış olduğu röportajı gözden geçirebilirsiniz…
• Öncelikle ergen psikolojisi nedir? Ticari Hayat Gazetesi okurları için kısaca bilgi verebilir misiniz?
Ergenlik, özellikle fizyolojik ve psikolojik değişimlerin yaşandığı özel bir evredir. Bu evre, insanın belki de yaşamı boyunca en çalkantılı deneyimlere maruz kaldığı dönemlerin başında gelmektedir. Nasıl olmasın ki? Hızlı değişim ve gelişimin yaşandığı bu evrede, sadece birkaç yıl içinde, ergenlerin bedeninde sürekli değişimler gerçekleşmektedir. Doğdumuzdan itibaren her gün büyüyüyoruz ancak ergenlik dönemindeki büyüme hızı diğer dönemlere kıyasla çok hızlı gerçekleşiyor. Aynı zamanda, yeni yeni ortaya çıkan hormonlar, ergenlerin kısa süre içerisinde birçok duygu durumunu yaşamalarına da neden olabiliyor. Tüm bunların yanı sıra, birçok görev ve ödevin sorumluluğu da ergenleri bekliyor. Bu yüzden ergenlik döneminde birtakım uyum sorunları ortaya çıkabiliyor.
• Ailelerin en çok zorlandığı ve çocukların en hassas olduğu dönemde çocuklara nasıl yaklaşılmalı?
Ergenlerin içerisinde bulundukları bu çalkantılı dönemde, ebeveynler olarak bizlere düşen görev ise ergenliği belirli bir başlangıca ve bitişe sahip olarak görmek yerine, bu dönemi olgunlaşmamışlıktan olgunluğa; biyolojik, duygusal, bilişsel ve kişilerarası bir dizi geçişten oluşan bir dönem olarak görmemizdir. Bu dört boyutun her biri önemlidir ancak biyolojik boyut daha fazla dikkat çekmektedir. Bunun nedeni ise daha somut ve gözle görülür şekilde fark edebilmesidir. Unutulmaması gereken diğer bir nokta ise her çocuğun ergenliğe ayrı bir yaşta girebileceğidir.
Ebeveynlerin, çocuklarının farklı yaş dönemlerine uygun konuşma tarzları kullanmaları gerekiyor
Bu dönemde ergenler; kendileri, anne-babaları, arkadaşları, öğretmenleri ve sosyal çevreleri ile ilgili çelişkili duygular yaşayabilmektedir. Anne-babaların en büyük yanılgısı ise ergenlik dönemindeki çocuklarıyla hep aynı tarzda konuşmaya devam etmeleridir. Ebeveynlerin, çocuklarının farklı yaş dönemlerine uygun konuşma tarzlarını kullanmaları gerekmektedir. Aksi halde, pek çok genç kendisini anlaşılmamış ve ilgilenilmemiş hissederek, ebeveynleri ve sosyal çevreleriyle olan ilişkilerini kesebilmektedir. Bu süreçte ebeveynler, genç çocuklarını suçlamadan ya da ilişkilerine zarar vermeden duygularını ifade etmeye özen göstermelidir.
• Ergenlik döneminin genel özellikleri nelerdir?
Her çocuğun gelişiminde bu dönemde benzerlikler olabileceği gibi farklılıkların olması da beklenen bir durumdur. Ancak genel olarak bu dönemde birtakım fiziksel ve duygusal değişimleri gözlemleyebiliyoruz. Sadece bu değişimin başlangıç ve bitiş süreci farklı yaş aralıklarını kapsayabiliyor. Genel olarak kız çocukları 8-12; erkek çocukları ise 9-13 yaş aralığında ergenlik döneminde fiziksel ve duygusal değişimin ilk işaretlerini gösteriyorlar. Bu dönemde; hızlı kilo ve boy artışı, üreme organların gelişimi, ses tonundaki değişimler, sivilcelenme, saç ve derideki yağlanma, kız çocuklarının regl döneminin başlaması, vücutta tüylenme, cinsiyet hormonlarının salgılanması gibi fiziksel değişimler yaşanıyor. Duygusal olarak ise birçok hormonun gelişimiyle birlikte, zaman zaman karmaşık duyguları ergenlerde gözlemliyoruz. Özellikle birçok ergen, yaşamının zor ve sıkıntılı olduğunu düşünüyor. Bu dönemde anne-baba ile olan paylaşımın daha azaldığı ve arkadaşlık ve akran ilişkilerinin ön plana çıktığı görülüyor. Ebeveynler de çocuklarının arkadaşlarıyla daha sık görüşme isteklerini anlamakta zorluk yaşabiliyor ve aile içerisinde tartışmalar da bu dönemde artış gösterebiliyor.
• Ergenlik döneminde çocuklar duygusal ve fiziksel olarak gelişim dönemine giriyorlar. Bu süreçte ergen diye tabir ettiğimiz çocuklarımıza aileler nasıl davranmalı ve nasıl iletişim kurmalı?
Ebeveynlerin, ergenlik dönemi özelliklerini bilmeleri ve yaşayacakları değişimlerin ergende ne gibi davranışlara yol açabileceğini öngörmeleri önemli bir noktadır. Ebeveynler, ergenlik dönemi özellikleri hakkında bilgi sahibi olduktan sonrasında ise ergenle sağlıklı iletişim kurabilmeleri bir diğer önemli noktayı oluşturmaktadır. Ergenlerle sağlıklı iletişim kurulmasında, kuşak çatışmasını göz önünde bulundurmak önemli bir ipucudur. Kuşak çatışması, ergenlerle ebeveynleri arasındaki iletişim kopukluklarına neden olan bir etmendir. Bu kopukluğu önlemek ve iletişimin sağlıklı ilerlemesini sağlamak öncelikle yetişkin kuşağın görevidir.
Ergen ile empati kurmak önemli
Ergenlerle sağlıklı iletişimin kurulmasında, ergen ile empati kurmak önemli bir ipucudur. Onların duygu ve düşüncelerinin farkında olmak, bu süreçte neler yaşadıklarını bilmek ve anlamaya çalışmak çok önemlidir. Örneğin; ebeveynler, özellikle kendileriyle ilişkilerinin zayıflayacağı endişesiyle, ergenlerin arkadaşlarıyla olan ilişkilerini engellemeye çalışmaktadır. Eğer ergenlerle iletişim kurmak istiyorsanız, onun arkadaşlarıyla olan ilişkisini engellemek yerine arkadaşlarını tanımanız daha önemlidir. Böylelikle, ergene arkadaşlarının verebileceği olası olumsuz etkileri de en aza indirgemeniz mümkündür. Ergenlerle iletişim kurarken, ebeveynlerin yansıtıcı sorular yöneltmeleri, öğüt vermek yerine onlara örnek olmaları, sağlıklı iletişimin kurulmasına kaynaklık eden diğer önemli iletişim ipuçlarındandır.
• Peki, bu dönemde bazı çocuklar depresyona girebiliyor. Aileler nasıl bir yol izlemeli?
Ergenlik depresyonu, bu dönemde ergenlerin sıklıkla yaşayabilecekleri bir problemdir. Ergenlik dönemi birçok olumlu ve olumsuz duyguyu içinde barındıran çalkantılı bir dönemdir. Birçok ergen, ergenliğin getirdiği duygusal çalkantılarla ailesine veya yakın çevresine fark ettirmeden başa çıkarken, bir kısmı için bu kadar kolay olmayabilir ve sonucunda depresif belirtiler göstermeye başlayabilirler. Ailelerin, ergenlik dönemiyle ilgili yeterli bilgiye sahip olmamaları nedeniyle, bu belirtiler gözden kaçırmalarına ve ergenin ciddi düzeyde bir depresyon durumuyla karşılaşmasına neden olabilir. Ergenin sıklıkla olumsuz duygular hissetmesi, günlük aktivitelerinin azalması, daha önce yaptığı ve keyif aldığı aktiviteleri dahi yaparken zevk almaması, arkadaş etkinliklerine katılmaması, aşırı kilo kaybetmesi veya alması, uyku düzeninde yaşanan uzun süreli bozulmalar, yaptığı işe yoğunlaşamama, okuldan veya evden kaçma, kendine saygısının azalması, madde kullanımı gibi durumlar, ergenlik dönemi depresyonunun belirtileri olarak gözlenmektedir. Ayrıca okuldaki başarısızlık, zorbalığa maruz kalma gibi durumlar da depresyonun hem nedeni hem de sonucu olabilmektedir. Sosyal destek eksikliği ve sağlıksız ebeveyn-çocuk ilişkisi ve olumsuz yaşam olayları da depresyona yol açabilmektedir. Ancak bu durumlar, tüm ergenlerde depresyon nedeni olmamaktadır. Bununla birlikte; ergendeki bu duygusal ve davranışsal değişimler ergenlik dönemi özelliği sanılabileceği için ergen depresyonu da kolayca gözden kaçabilmektedir. Bu nedenle ergenlik döneminde ailelerin üzerinde önemli bir sorumluluk bulunmaktadır. Bu davranışlar, ergenlik dönemi özelliği mi yoksa ergenin yardım çağrısı mı ayırt edilmelidir. Aksi durumda depresyon düzeyinde yaşanan artışlar, intihar riskine yol açabilmektedir. İntihar riskine özellikle dikkat edilmeli ve durum iyi değerlendirilmelidir. Ergenin yardım çağrıları, eylemleri ve kendine zarar vermeye yönelik söylemleri gözden kaçırılırsa, ani intiharla karşılaşılabilir. Depresyondan şüphelenildiği zaman ergene psikolojik destek sağlanmalıdır. Ergenlik döneminde, profesyonel bir psikolojik destek alınması, daha sağlıklı bireylerin yetişmesine yardımcı olacak ve ergenlerin kişisel, sosyal, eğitsel ve kariyer gelişimleri desteklenecektir.
Ebeveynlerin sorumluluğu büyük
• Peki, ebeveynlere önerileriniz var mı?
Ergenlik, özellikle fizyolojik ve psikolojik değişimlerin yaşandığı özel bir evredir. Bu evre, insanın belki de yaşamı boyunca en çalkantılı deneyimlere maruz kaldığı dönemlerin başında gelmektedir. Ergenler bu dönemde; kendileri, anne-babaları, arkadaşları, öğretmenleri ve sosyal çevreleri ile ilgili çelişkili duygular yaşayabilmektedir. Hissettikleri çelişkili duygular, onların davranışlarında da bir takım değişimlere neden olmaktadır ve ebeveynleri tarafından anlaşılmakta güçlük çekmektedirler. Bu dönem de ebeveynlere düşen en büyük sorumluluk ise genç çocuklarını suçlamadan ya da ilişkilerine zarar vermeden kendi duygularını ifade etmeleri ve onları dinlemeye özen göstermeleridir.
• Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Ergenlik; bireyselleşme çabasında olan ve kendini tanımaya çalışan çocukların, hayatlarında yaşadıkları en hızlı değişim ve gelişim dönemidir. Ailelerin bu dönemi problemli bir dönem olarak düşünmeleri yerine, çocuklarının olgunlaşmasına destek oldukları ve birlikte yol aldıkları bir gelişim dönemi olarak değerlendirmelerinin daha iyi olacağı düşüncesindeyim. Aksi halde, etiketlendiğini hisseden ergen ile sağlıklı bir iletişim kurulması pek mümkün olmayacaktır.